Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, Türk savunma sanayisinin kara aracı üreticileri Otokar ve Nurol Makina’nın, Estonya’ya yaklaşık 230 adet 4X4 ve 6X6 zırhlı personel taşıyıcı ihracatına yönelik Tallinn’deki sözleşme imza törenine katıldı.
Görgün, gazetecilere yaptığı açıklamada, Türk savunma sanayisinin her geçen gün güzel haberler paylaştığını söyledi.
Askeri kara araçlarında Türk şirketlerinin 20’den fazla ülkeye farklı büyüklükteki araçlarını ihraç ettiğine değinen Görgün, “Bu platformlara sahip oldukça ve bu platformların üzerinde kullanılan teknolojik ekipmanları kendi ülkemizde geliştirip fonksiyonlarını arttırdıkça yurt dışında tercih edilme sebeplerini de ön plana çıkarmış oluyoruz. Tabii ki maliyet etkin olması, zamanında teslim edilebilmesi, verilen sözlerin tutulması, satış sonrası bakımların güvence vermesi tercih sebepleri arasında oluyor son kullanıcılar tarafından. Son olarak NATO müttefiklerimizden bir tanesi Estonya’yla kara araçlarında önemli bir anlaşma sağladık. Hem 6X6 hem 4X4 iki farklı firmamız güzel imzalar attılar.” diye konuştu.
Türkiye’nin savunma sanayisinin ürün geliştirme sürecinde çok büyük tecrübeler edindiğini vurgulayan Görgün, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bu tecrübeler sadece kendi ülkemizde yerli ve milliliği üst düzeye çıkarma konusunda değil. Aynı zamanda yurt dışından alımla başlayan süreçte şimdi kendi tasarımlarımızı yapıp, platformlarımızı üretip, ihraç etme aşamasına geldik. Bu süreç bize çok ciddi tecrübe kazandırdı. Bu kazanılan tecrübeyle ihracat faaliyetlerine giriştiğimizde firmalarımız, Milli Savunma Bakanlığımız, Savunma Sanayi Başkanlığı personelimiz karşı tarafı çok iyi anlayıp, ihtiyaçları çok iyi bilip bunları çözümünü masaya samimi şekilde koyuyor. Bunun yanında hem teknik olarak iyi, hem ekonomik olarak tercih edilen ürünler de sunduğumuzda bu ihracat haberlerini paylaşıyoruz.”
TÜM AKTÖRLER İHRACAT İÇİN BİRLİKTE ÇALIŞIYOR
Türk savunma sanayisinin geçen yılı 4,4 milyar dolar ihracat rakamıyla kapattığını anımsatan Haluk Görgün, bu yılki beklentileri yakalamak için özel şirketlerin, Vakıf şirketleri ve bağlı ortaklıklarının, Milli Savunma Bakanlığının, Savunma Sanayii Başkanlığının birlikte koordineli çalıştığını belirtti.
Hedeflerinin ihracatı artırmak olduğunu vurgulayan Görgün, şunları kaydetti:
“Hem karada hem havada hem denizde büyük platformlar üretiyoruz. Kendi ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz. Kendi ihtiyaçlarımızı karşılamakla birlikte dost ve müttefik ülkelerimizin ihtiyaçlarını da tercih edilen bir ortak olarak karşılamak için elimizden geleni yapıyoruz. Bunların içindeki alt sistemleri, teknolojik sistemleri, sensörleri yapabiliyoruz, geliştirebiliyoruz. Bunları farklı fonksiyonlarda kullanılabilecek hale getirebiliyoruz. İnsan, insansız sistemler… Malumunuz insansız hava araçlarımız, SİHA’larımız zaten dünyada ayrı bir marka. Denizde, karada ve havada yine bu insansız sistemlerle geliştirdiğimiz ve envantere katmak üzere olduğumuz birçok platformumuz var. İşte bunlar, bütün platformlar kendi envanterimizde kullanıldıkça ve elde ettiğimiz sahadaki tecrübe ürünlere teknolojik yönleriyle aktarıldıkça ve maliyet etkin hale getirildikçe bahsettiğim birikimle beraber yurt dışında da tercih ediliyor olacak ve ihracatımız artacak diye düşünüyorum. Bütün gayretlerimiz bu yönde.”
170’TEN FAZLA ÜLKE, 230’DAN FAZLA ÜRÜN
Haluk Görgün, dünyanın farklı bölgelerinden Türk savunma sanayisi ürünlerine gösterilen ilgiye ilişkin şöyle konuştu:
“Ürünlerimizi son derece kaliteli yapıyoruz. Önemli test süreçlerinden geçiriyoruz. Her türlü çalışma şartlarına uygun ürünler geliştiriyoruz. Sadece Avrupa’da değil dünyanın her yerinde kullanıcılarımız artmaya başladı. 170’in üzerinde ülkeye savunma sanayisi ürünlerimizi ihraç ediyoruz. Ürün çeşitliliğimiz de çok fazla.
230’un üzerinde farklı ürün Türkiye’den dost ve müttefik ülkelere ihraç edilir durumda. Avrupa’da da farklı ülkelerde son zamanlarda gelişen anlaşmaları farklı platformlar için kara, hava vesaire konuşuyoruz, satışını gerçekleştiriyoruz. Bunlar sadece Avrupa’da değil dünyanın her tarafında geçerli. Elde ettiğimiz tecrübe, birikim, yetkinlik, kapasite ve kaliteyle bu örnekler artacak diye değerlendiriyorum.”